Yıldız Dağlarından doğan ve akıp geçtiği her yere can veren Ergene Nehri, 1990'lı yıllarda kirlenerek, Trakya'da yaşayanların korkulu rüyası haline gelmeye başladı. Önceleri balık avlanıp, serinlemek için yüzülen tertemiz suya sahip olan Ergene Nehri; geçtiği yerlerde başta pancar, çeltik, ayçiçeği ve buğday üreticilerin en önemli su kaynağıydı. Daha sonraları kirlenen Ergene Nehri etrafına zarar vermeye başladı. Başta tarım olmak üzere, hayvanların yaşam alanlarını da tehdit ediyordu. Hatta zehirliyordu… Ancak yaşam, tüm canlılara Tanrı tarafından verilen bir hediyedir.
Trakya'nın güler yüzlü insanlarının yaşantıları, düğünleri, üzüntüleri ve sevinçlerini konu alan roman; Ergene Nehri'nin etrafına verdiği zararlardan da bahsederken, ibretlik yaşam hikayelerini çarpıcı biçimde aktarıyor.
Türkiye'nin pirinç üretiminin %50'sini karşılayan üretim havzalarından geçen Ergene bir zamanlar içilebilecek kadar temiz suları var iken; günümüzde sanayi ve evsel atıkların bilinçsiz ve kontrolsüzce nehre bırakılması sonucu dünyanın en kirli ve en kalitesiz sularına dönüşmüştür. Eserde Ergene Nehrinin çevreye etkileri ve Trakya'daki yaşam roman tadında güzel üslupla gözler önüne serilmiştir. Emek ile uzun araştırmalar yapılarak kaleme alınmış takdire şayan bir çalışma olmuş. Yazarı kutlarım.
Dr. Ramazan Kağan Kurtoğlu